Yeni elektrik tarifesi ile dağıtım bedeli, enerji bedelinin üç katına çıkarak Türk halkını zor durumda bıraktı. 5 Nisan 2025'ten itibaren geçerli olacak zamlar, fatura toplamını önemli ölçüde artıracak. Dağıtım bedelinin artışı, enerji maliyetlerinin yükselmesiyle birlikte, hanelerin elektrik faturalarında büyük değişikliklere yol açtı.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından açıklanan yeni elektrik tarifesi, 5 Nisan 2025 tarihinden itibaren geçerli olacak. Bu değişiklikle birlikte, konutlarda tüketilen elektrik enerjisine yüzde 25 zam yapılması planlanıyor. Dağıtım bedeli, asıl enerji bedelinden yaklaşık üç kat daha yüksek bir düzeye ulaştı. Böylece, Türk halkı elektriğin kendisine ödediğinin yaklaşık dört katını dağıtım şirketlerine öder hale geldi.
Yeni tarifeye göre, konutlar için günlük 8 kWh olarak belirlenen limitin altında kalan abonelere zam yapılmayacak. Ancak, yüksek kademedeki abonelere uygulanan birim fiyat, yüzde 16,1 artışla 1,61546 TL’ye yükseltildi. Dağıtım bedeli ise yüzde 34,5 artışla 1,836166 TL’ye çıkarıldı. Bu durum, fatura toplamına yüzde 25 zam yansıtarak, dağıtım bedelinin payını yüzde 70’i aşan bir seviyeye taşıdı.
Elektrik Mühendisleri Odası’nın (EMO) hesaplamalarına göre, dört kişilik bir ailenin aylık 230 kWh enerji tüketmesi bekleniyor. Bu durumda, fatura toplamı 595,8 TL’ye yükselebilir. Faturanın yalnızca yüzde 19,1’i enerji bedelinden oluşacakken, dağıtım bedelinin payı yüzde 70,9’a ulaşacak. Ayrıca, fatura tutarına 59,8 lira vergi ve fon eklenmesiyle toplam maliyet artacak.
Nisan 2021’de dört kişilik bir ailenin elektrik asgari faturası 183,4 TL iken, Nisan 2025 itibarıyla bu tutar 595,8 TL’ye ulaşacak. Bu, yüzde 224,8 oranında bir artış anlamına geliyor. Dağıtım bedelindeki artışın, enerji bedelindeki artıştan çok daha fazla olduğu görülüyor. Dağıtım bedelinin fahiş artışı, hanelerin elektrik faturalarını önemli ölçüde etkilemektedir.
Türkiye’de elektrik dağıtım hizmetleri, 21 bölgede faaliyet gösteren 21 özel şirket tarafından sağlanıyor. Bu şirketler, belirli bir coğrafi bölgede tekelleşmiş durumda. Dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesi, elektrik piyasasının daha etkin ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşmasını amaçlamıştı. Ancak, bu süreçte dağıtım bedellerinin artışı, tüketicilerin üzerindeki yükü artırmıştır.
EMO, dağıtım bedelindeki aşırı artışın, hizmetin fahiş fiyatla verildiğinin temel göstergesi olduğunu ifade ediyor. Enerji alanında, ticari ve siyasi çıkarlardan uzak, üretim sektörlerini destekleyecek şekilde tarifelerin belirlenmesi gerektiği vurgulanıyor. Ayrıca, arz güvenliğini sağlamak için özelleştirilen tesislerin kamulaştırılması gerektiği belirtiliyor.