Gazeteci Aytunç Erkin, 23 Nisan mesajında terörsüz Türkiye hedefinin önemine dikkat çekti. Erkin, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Can Atalay’ın tahliye edilebileceğini öne sürdü. Bu durum, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. DEM heyeti ile yapılan görüşmelerde adalet reformları ve infaz düzenlemeleri gündeme geldi.
Mehmet Uçum’un 23 Nisan’da yayımladığı yazıda, “Terörsüz Türkiye’nin bir sonuç değil başlangıç olduğu” vurgusu dikkat çekti. Uçum, bu hedefe ulaşılması durumunda Türkiye’nin yeni bir döneme gireceğini belirtti. Bu yeni dönem, demokrasi ve hukuk alanında kapsamlı reformların yapılmasını sağlayacak bir süreç olarak öngörülüyor.
Uçum’un açıklamalarında, terör örgütünün kendini feshetmesi ve silahları bırakması gerektiği ifade edildi. Bu şartların sağlanması halinde, demokratik reformların başlayacağına dair güçlü bir karine olduğu belirtildi. Türkiye’nin geleceği açısından bu hedefin gerçekleştirilmesi büyük önem taşıyor.
DEM heyeti, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ile yaklaşık iki saat süren bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sonrası DEM Parti Grup Başkan Vekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, taleplerinin dikkatle not edildiğini açıkladı. Koçyiğit, “Ortak belirlemelerimiz var. Bu konuda çalışacaklarını ilettiler” dedi.
Koçyiğit’in açıklamalarında, hasta mahpuslar ve infaz düzenlemeleri gibi konular öne çıktı. Adalet sistemindeki sorunların çözülmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, Covid yasası olarak bilinen infaz düzenlemesinin gözden geçirilmesi gerektiği ifade edildi.
Mehmet Uçum ve DEM heyetinin açıklamaları değerlendirildiğinde, ortak noktaların bulunduğu görülüyor. Ankara koridorlarındaki iddialara göre, DEM tarafından yapılan açıklamaların süreci zorlayabileceği düşünülüyor. Bu nedenle, yetkililerin daha az açıklama yapmasının süreci rahatlatacağı belirtiliyor.
İktidar cenahının, terörsüz Türkiye konusunda sonuç alındıktan sonra demokratikleşme adımları atacağına dair beklentiler var. Bu kapsamda, Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Can Atalay’ın tahliye edilmeleri gündeme gelebilir.
DEM heyeti, Öcalan ile iletişim olanaklarının sağlanması gerektiğini vurguladı. Öcalan’ın, muhtemelen İmralı Adası’nda kalmaya devam edeceği ancak kendisine ev/ofis koşulları oluşturulmasını istediği ifade edildi. Bu durum, Öcalan’ın reel siyasette bir ağırlık merkezi olma isteği ile bağlantılı.
Öcalan’ın, gazetecilerin sık sık kendisiyle görüşmesini ve demeçler vermesini istediği belirtiliyor. Bu talepler, Türkiye’deki siyasi dinamikler açısından önemli bir gelişme olarak değerlendiriliyor. Öcalan’ın bu süreçteki rolü, Türkiye’nin geleceği açısından kritik bir öneme sahip.